UZUN YARGILAMA NEDENİYLE ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU YOLU

Bilindiği üzere ülkemizde en önemli sorunların başında uzun süren yargılamalar gelmektedir. Bu uzun yargılamalar haklı haksız ayrımı gözetmeksizin tüm tarafları olumsuz etkilemektedir.  bir hakın yerine getirilmesi veya adalet beklentisiyle yapılan başvuruların uzun süre sürüncemede kalması kişilerin adalete olan güveninin sarsılmasına neden olmaktadır. Bilindiği üzere ülkemizde adli ve idari yargı olmak üzere ikili bir yargı sistemi bulunmaktadır. Adli yargı da kendi içinde Ceza ve Hukuk yargılaması olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Uzun yargılamalar, sayılan tüm alanlarla ilgili ortak problemler doğurduğu gibi her alanın kendine özgü olabilecek problemleri de barındırdığımı söyleyebiliriz. Örneğin Ceza hukukunda uzun süren yargılamalar ve bu yargılamaların tutuklu olması telafisi imkansız zararları beraberinde getirmektedir. Diğer alanlarla ilgili problemleri şimdilik bir yana bırakarak hukuk yargılamalrında uzun yargılamaların sebep olduğu olumsuzluklar ve bunların çözümüne yönelik başvurulabilecek mekanizmaların başında olan Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuruyu yolunu açıklayacağız.

Öncelikle bireysel başvurunun ne olduğu sorusuna cevap vermek gerekirse;Bireysel başvuru, herkesin Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla başvurabileceği bir hak arama yolu olarak tanımlanabilir.

Bireysel Başvuru, 12 Eylül 2010 tarihinde düzenlenen referandumla kabul edilen 5982 sayılı Kanun ile 1982 Anayasası’nın 148. ve 149. maddelerinde yaptığı değişiklikler ve geçici 18. maddesi hükümleri ile hukuk sistemimize girmiştir.12 Temmuz 2012 tarihli 28351 sayılı resmi gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü de bireysel başvurunun işleyişi konusunda oldukça ayrıntılı hükümler içermektedir.

Bireyesl başvuruya konu edilebilecek temel haklar hangileridir? Bireysel başvuru Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklerden; AİHM ve buna ek olarak Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamında kalan, bunların kamu gücü tarafından ihlal edilmesinden dolayı mağdur  olduğunu iddia eden kişiler tarafından yapılabilir.Örneğin, yaşam hakkının ihlali, ifade hürriyeti, adil yargılanma vb temel haklar bireysel başvuruya konu edilebilir. Şimdilik uzun yargılama nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlali halinde kişilerin başvurulabileceği bireysel başvuru konusuna değinelim. Anayasamızın 36. maddesinde Hak arama hürriyeti şu şekilde düzenlenmiştir:Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Yine Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması kenar başlıklı maddenin dördüncü fıkrası şöyledir: 141/4Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir. Şeklindeki düzenleme, yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında: “Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.” şeklindeki düzenleme makul sürede yargılanmaya ilişkin kaynak normalrımızdır. Davaların makul sürede ve  hakkaniyete uygun bir şekilde bağımsız ve tarafsız mahkemece hükme bağlanması kişiler açısından temel bir hak olarak düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere makul sürede yargılanma adil yargılanma hakkının içinde düzenlendiği için bu hakkın ihlali adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir.Bu itibarla uzun süren ve sürüncemede bırakılan yargılamalar neticesinde taraflar makul süreede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilirler. Bilindiği üzere Anayasa Mahkemesine başvurmak için başvuru yollarının tüketildiği tarihten itibaren 30 gündür (Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün “Başvuru süresi ve mazeret” başlıklı 64. maddesi şöyledir:“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.) Ne var ki bu durum sonuçlanmış davalar için geçerlidir. Zira devam eden yargılamalarda ihlal devam ettiği için, yargılama aşamasında da makul sürede yargılanma hakkının ihlaline yönelik bireysel başvuruda bulunulabilir.

Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik Başvurular:

-Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Güher Ergun ve diğerleri (B. No: 2012/13, 2/7/2013) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede yargılama süresinin makul olmadığı gerekçesiyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Somut başvuruda da yargılamanın 4 yıl 4 ay 7 gün sürdüğü anlaşıldığından anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.(Başvuru Numarası:2019/19833, Karar Tarihi:12.01.2023)

-Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Selahattin Akyıl (B. No: 2012/1198, 7/11/2013) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede yargılama süresinin makul olmadığı gerekçesiyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Somut başvuruda da yargılamanın 10 yıl 6 ay 21 gün sürdüğü anlaşıldığından anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.(Başvuru Numarası:2019/29212)

-Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).

14. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda, başvuru konusu yargılamanın yaklaşık 5 yıl 8 ay sürmesinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

15. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.(Başvuru Numarası:2019/117379)

Anayasa mahkemesi kararlarından da açıkça anlaşıldığı üzere her olay dava kendi içerisinde değerlendirilerek; olayın karmaşıklığı, taraf sayıları, tarafların yargılamaya etkileri vb. hususlar değerlendirilerek makul süre belirlenmektedir. Siz de davanızın emsallerine göre uzun sürdüğünü ve bunun makul olmadığı düşüncesindeyseniz Anayasa Mahkemesine adil yargılanma hakkınızın ihlal edildiğine yönelik bireysel başvuruda bulunabilirsiniz.22.02.2023